Posts tagged öfke

GÖLGE ARKETİPİ : KARANLIK TARAFIN

Carl Gustav Jung Freud’un öğrencisi. Aynı zamanda analitik psikolojinin de kurucusu. Jung’un ortaya koymuş olduğu gölge arketipi kendimizi daha iyi anlayabilmek için incelemeye değer bir kavram. Çünkü her insanın derinlerde bir yerde ulaşılması zor, nemli, küf kokan, bakımsız, rahatsız seslerle donatılmış bir mağarası bulunmaktadır. Kimileri farkındadır bu mağaranın fakat orayla bağını tamamen koparmak için elinden geleni yapar. Kimileri ise böyle bir mağaranın olmadığını varsayarak hayal dünyasında yaşar. Sonuçta böyle rahatsız edici bir mağaranın varlığını kim kabul etmek ister ki?

Mağara metaforu insanın karanlık tarafını yani gölgesini temsil eder. Gölge,

  • kişiliğimizin karanlık, kayıp, aydınlatılmamış ve bilinçli egomuzun kendisiyle özdeşleştirmediği kısımları demektir.
  • kendimizle bağdaştıramadığımız yönlerimiz, bir başkasında olup bizi deli eden, ben asla böyle olmak istemem dediğin şeylerdir.
  • engellediğimiz her şeyi yapmak isteyen, toplumsal standartlara uymayan, utanç duyduğumuz ve kendimizle ilgili bilmek istemediğimiz her şeydir.

İnsan olmanın neticesi olarak sahip olduğumuz korku, suçluluk, utanç vb. sebeplerden ötürü ya baskılarız ya da görmezden geliriz. Gölge kısımlarımızı ne kadar görmezden gelirsek, reddedersek ve dışlamaya çalışırsak çalışalım, onlardan kurtulamayız. Jung’a göre ise bastırma yani inkar etme görmezden gelme yok saymaktır, bastırdığın her ne ise onu kabul etmemektir. Zihin bastırdığın şeyi görmezden gelerek mağaranın derinliklerine iter fakat o hala oradadır. Bastırıp inkar ettiğin bir şey yok olmaz. Aksine daha çok kuvvet bulur ve ortaya çıkmak ister.

Herkesin bir gölge tarafı vardır ve bu kısım, kişinin bilinçli yaşamında ne kadar az entegre edilirse, bir o kadar karanlık ve yoğun bir hale gelir. Eğer görünürde aşağı/karanlık olarak gördüğümüz parçamız bilinçli ise kişinin onu düzeltmek için her zaman bir şansı vardır fakat bu parçamız baskılanır ve bilincimizden dışlanırsa, hiçbir zaman düzeltilemez.

Carl Jung, Psikoloji ve Din

Yukarıda da ifade edildiği gibi kişinin ruhsal ve bedensel sağlığı, gölgesiyle barışık yaşamayı öğrenmesine bağlıdır. Gerçekte kim olduğumuzu anlamak ve kişiliğimizin iyi ve kötü yönleriyle bütünleşmiş bir hale gelmesi için kendi gölgelerimizi keşfetmeli ve bu gölgelerin hayatımızı olumsuz olarak etkilemesinin önüne geçmeliyiz. Bunun için ilk adım gölgelerimizin farkına varıp onları bastırmamaktır. Peki, gölgelerimizin nasıl farkına varabiliriz?

Gölgelerin anlaşılması için çaba ve pratik gerekir. Kendinizi ne kadar çok gözlemler, tavırlarınıza/düşüncelerinize/davranışlarınıza ne kadar çok dikkat ederseniz, gölgelerinizi fark etme şansınız bir o kadar artar.

  • Neye sinirleniyoruz?
  • Neye heyecanlanıyoruz?
  • Hangi durum bizde aşırı bir tepkiye yol açar?
  • İnsanları nasıl yargılıyoruz?
  • Ne ile suçluyoruz?
  • Hangi durumlar bizi rahatsız ediyor?

Yukarıdaki soruları kendimize sorarak gölge yanımızı anlamaya yaklaşabiliriz. Kendimizi gözlemlemeli diğer insanlara, olaylara, durumlara, verdiğimiz tepkileri incelemeliyiz. Bir örnekle açıklayalım. Gölge yanımızı fark etmemizin en kolay yolu yargılamalarımız ve suçlamalarımızdır. Başkalarını sürekli yargıladığın veya suçladığın şey senin gölge yanında mevcuttur. Mesela yeterince başarılı olmadığını düşünen bir kişi bunu bir başkasını yargılayarak onun başarısız olduğunu söyleyerek kendini o kişide yansıtabilir.

Carl Jung’un der ki:

“Başkaları hakkında bizi rahatsız eden her şey, kendimizi anlamamıza yol açabilir.”

Örneğin başkasının belirli bir karakteristik özelliği sizi aşırı rahatsız ediyorsa ve bu durum sizde aşırı bir reaksiyona neden oluyorsa, kendi gölgenizle yüzleşiyor olabilirsiniz. Çünkü kendi içimizde inkar ettiğimiz bir kişisel özelliğimizi, bir başkasında çok kolay şekilde görürüz ve kendi gölgemizi karşı tarafa yansıtıyor olabiliriz. Diğer insanlara neler yansıttığınızı gözlemleyin. Gölgelerimizi – bastırılmış öfkemizi, suçumuzu, utancımızı, önyargımızı ve kendimizle ilgili sevmediğimiz diğer şeyleri – başkalarına yansıtırız. Herhangi bir kişide/olguda/durumda sizi rahatsız eden bir şey, kuvvetle muhtemel kendinizde inkar ettiğiniz bir niteliği gösteriyordur. Bu parçanızı anlamaya çalışın, onu kabullenin ve kendi benliğinize dahil edin. Neye tepki verdiğinizi gözlemleyin ve bu gölgenin size ne öğretmeye çalıştığını, neye ihtiyacınız olduğunu anlamaya çalışın. Gölge yanının farkına varan kimse derinlerde neyden rahatsız olduğunun bilincine vararak geliştirmek istediği tarafı için bir çaba içine girme şansı doğar.

Gölgeden kaçınılamaz ve onsuz kişi eksiktir. Gölge benliğinin farkına varan kişiler karanlık taraflarıyla uzlaştıkça gelişmiş ilişkiler kurmakta zorlanmaz. Kendi gölgelerini kabul edenler başkalarının gölgelerini kabullenmekte zorlanmaz kendini bir bütün olarak algıladığı için otantik benliğine yaklaşır. Çevresine karşı daha şefkatli ve empatik olur. Daha fazla yaratıcılığın ortaya çıkmasına olanak sağlar.

Bütün duygular insan içindir ve her duygu insana hizmet ederek kendini anlamasına olanak sağlar. Aslına bakılırsa duyguları pozitif veya negatif olarak ayırmak yanlıştır. Duygular insan hayatı için var olan alarm sistemleridir. Tüm duygular bize hayatımızı nasıl yönlendireceğimize dair ipuçları verir. Sürekli olarak iyi hissedilmesi gerektiğini aşılayan öğretiler negatif! olarak adlandırılan duygularımızla yüzleşmemizi, gölge kişiliğimizi bastırmamıza neden olan öğretilerdir. Kaygı, neşe, üzüntü, utanç mutluluk ve daha bir çok duygularla donatılmış bir varlık olan insanı salt pozitif duygulardan oluşan bir canlıya indirgemek, gölge yanını bastırmak, insanı kendini tanımasına engel olur. Pozitif duyguların var olabilmesi için negatif duygulara yani tüm duygulara ihtiyaç vardır. Duyguları pozitif negatif olarak tanımlanın yanlışlığı ile ortaya çıkan bu durumda kişi gölge taraflarını yok sayarak iyi olmaya çalışmasına rağmen gölgesi ile barışamadığı için asla iyi durumda olamayacaktır.

Hayatın sadece pozitif taraflarına odaklanmanın yanlış olan bir tarafı yoktur fakat hayatın ve varlığımızın negatif ya da karanlık olarak adlandırabileceğimiz taraflarını göz ardı etmemek gerekir. Gölge arketipleri içimizdedir onu bastırmak yerine ortaya çıkıp anlaşılmasına izin vererek daha kendimizle barışçıl bir hayat yaşayabiliriz.

Hoşça kalın:)